30 Aralık 2011 Cuma

Türkiye'nin en beğenilen ilk 20 şirketi

Capital dergisi aralık sayısında gelenekleşen en beğenilenler listesini yayınladı,dergiye göre 2011 yılının en beğenilen 20 şirketi ise şöyle:
1-Turkcell
2-Garanti bankası
3-Arçelik
4-Koç holding
5-Eczacıbaşı topluluğu
6-Coca-cola/unilever
7-Thy
8-İş bankası
9-Procter&gamble
10-Sabancı holding
11-Doğuş grubu/vodefone
12-Microsoft
13-Borusan holding/ülker
14-Bsh
15-Toyota
16-Pegasus/türk telekom
17-Vestel
18-Mercedes/shell
19-Tüpraş
20-Ibm/Lc waikiki
bu yıl  ilk 20 listesine ilk kez giren şirketler: Toyota,Pegasus,Türk telekom,Mercedes,Ibm,Lc waikiki.Gelişmelerinde herbirinin  kendilerine özel formülü vardı.Örneğin Toyota ''insana saygı'' başlığıyla bu gelişmelerini duyurdu,Pegasus 5 yıllık bir yaratıcı çalışmanın etkili olduğunu dile getirirkenTürk telekom yenilikçi olmalarıyla başardıklarını söyledi.Tabi listeden ayrılanlarda oldu onlar ise Ford, ve Efes pilsen gibi şirketler.Bu listeye girmek bir takım  faydalar sağlıyor bunlar:finansal başarı, yüksek marka değeri,tüketici güveni,müşteri memnuniyeti,büyüme fırsatı.

10 Aralık 2011 Cumartesi

ENDÜSTRİ MARKASI

İnsanlar daha çok tüketiciye yönelik ürünlerde markalaşmayı biliyorlar.Son yıllarda artık endüstri markası yaratma yarışı  var Çünkü günümüzdeki rekabet ortamı içinde bu gerekli.Uzakdoğu'nun bu uygulamaya geçmiş olması bir bakıma türkiyede ki endüstri sektörlerine örnek oldu.Örneğin boru deyince akla ilk gelen ''Borusan'' oluyor markalaşma konusunda oldukça yol almış bir şirkettir.Bunlara ıntel ve microsoftuda sayabiliriz.Endüstri markasının önemli olduğunu şöyle açıklayabilirim:bir tekstil ürünü aldığımızda etiketinde altınyıldız kumaşları kullanılmıştır sözünün yer alması, bizim o mala karşı ilgimizi arttıracaktır.Diğer bir adıda business-to business, çünkü burada işletmeler karşı karşıya gelir ,son tüketiciye yönelik ürünler üretmezler yani biz ara mallarda markalaşırız.Peki bu markalaşmayı nasıl sağlarız;öncelikle kesin bir karar vererek başlamalıyız ,ürünümüzü rakiplerden farklılaştırmayı başarmalıyız,bu markanın sağlayacağı yararlar tanımlanmalı ve en son olarak halkla ilişkiler kısmına ağırlık  vermeliyiz,önceliğimiz kalite olmalıdır.Endüstriyel ürünlerde tüketici sayısı azdır bu nedenle müşteride güven uyandırmamız daha önemlidir.Endüstriyel markalaşma şirkete ne kazandırır?sorusuna gelelim.öncelikle şirketin değeri artar,müşterilerde güven duygusu gelişir,rekabet avantajı sağlar,uzun süreli iş ilişkileri kurulur,prestiji artar.Örneğin kumaşta üretici olarak iyi bir marka yarattıysanız tüm ünlü markalar kıyafetlerine sizin markanızın etiketini koymak için yarışacaktır.düzgün bir pazarlama stratejisiyle bu sağlanabilir.Günümüz dünyasında pazarlamacıların bile yeni yeni telaffuz ettikleri endüstri markası yaratma stratejisi ayakta kalmak için çok önemlidir.

30 Kasım 2011 Çarşamba

El şeklinize göre hayatınız

güzel ve ilgi çekici bir konuyu daha paylaşıyorum bir arkadaşımın böyle bişey olduğunu söylemesiyle araştırdım,tek yapmanız gereken avucunuzu kendinize doğru çevirip elinizin yapısını incelemek:)) 
                               DÖRT TİP EL 
İnsanlarla kurduğumuz ilişkiler hakkındaki ayrıntıları biraraya toplamanın birinci adımı ellerimizin temel biçimi ile yapısında yatar. Dört tip el biçimi temel duygu ve tepkilerimizi yansıtarak kendimizi karşımızdakilere nasıl gösterdiğimiz ve duygusal potansiyelimizi nasıl açığa çıkardığımızı konusuna kısa bir bakış atıyor. 

TOPRAK ELİ
Dürüstlük ve sağduyularıyla tanınan Toprak eli insanları ciddi kişiler olarak algılanırlar. Fazla romantik değildirler ya da duygularını sözle ifade etmezler ama sadakatlerine ve desteklerine güvenebilirsiniz.                      
HAVA ELİ
Zeki ve espirili olan Hava eli insanının çevresi bir çok arkadaşla doludur ama o yakın arkadaş konusunda oldukça seçicidir. Bu kişiler duygusal olarak sabit olmakla birlikte soğuk ve yabancı görünebilirler. Sadakatsizlik bir sorun olabilir.
ATEŞ ELİ
Ateş eli olan kişiler elemle sevinç arasında gezinir dururlar. Sıcak ve ilgili arkadaşlar olmalarına rağmen onay ve desteğe ihtiyaç duyarlar. Kolayca aşık olurlar ve çabuk sıkılırlar ama bir kez yerleşik düzen kurduktan sonra daimi ve ateşli aşık olurlar.
SU ELİ
İlgili ve şefkatli fakat aynı zamanda hassas ve romantik olan Su eli insanları ilişkileri konusunda idealisttirler. Kolayca etki altında kalabilirler ve kırılganlıkları yüzünden kaba insanlar tarafından sömürülebilirler.         

                                                                MESLEK   
TOPRAK ELİ
Ofis dışında yapılan ve endüstriyle ilgili işler Toprak eli sahipleri için en uygun mesleklerdir. Hayal gücünden yoksun olsalar bile bu kişiler ellerini kullanmakta ustadırlar. Değişimden nefret ederler, iş güvencesine ihtiyaç duyarlar.
HAVA ELİ
Hava eli olan insanlar güçlü iletişimcidir ve eğitim, medya, satış, seyahat endüstrisi ve politikada çalışmayı tercih ederler. Makina, bilgisayar, elektronik ve tüm diğer modern aletlerin kurdudur.                                       
ATEŞ ELİ
Lİder ve organizatörlerin eli olan Ateş eli sahipleri olayları denetlemekten hoşlanırlar. Sosyal olan bu kişiler eğlence ve sanat dünyasına yönelirler. Mücadele ve macera için tutuşur, stresli durumlarda dahi rahatlıkla çalışabilirler.
SU ELİ
Su eli sahipleri iki farklı alanda çalışabilir: ciddi meslekler ya da sanat. Mükemmel bir terapist olabilirler ancak ressam, şair ve tasarımcı olmak da onları mutlu eder.
SAĞLIK
TOPRAK ELİ
Endişe ve aşırı hoşgörüye bağlı olarak bağırsak ve mide sorunlarına meyilli olan Toprak eli sahipleri stres ile fazla kilodan sakınmalıdır. Muntazam egzersiz ve bol temiz hava sağlıklarını korumalarına yardım edecektir. 
HAVA ELİ
Hava eli sahiplerinin tipik hastalıkları tansiyon gerginliği ve solunum sorunlarıdır. Aşırı hareketli zihinleri yüzünden sürekli sinir sistemi sorunları ile buna bağlı yorgunluklar yaşarlar. Zihinsel gevşeme için zaman ayırmaları gerekir.
ATEŞ ELİ
Dinamik bir yapıya sahip olan Ateş eli insanı kalp hastalıklarına meyillidir. Aceleci ve düşünmeden harekete geçmeleri yüzünden kaza ve yaralanmalar olabilir. Ateş eli sahipleri daha ağır hareket etmeyi öğrenmek zorundadır yoksa kendi kendilerine zarar verebilirler.
SU ELİ
Bu grupta yer alan kişiler nazik sinir sistemleri yüzünden psikolojik sorunlar yaşar. Alerji ve romatizma da bu grubun yaygın hastalıklarındandır. Su eli sahibi uyuşturucu ve alkol bağımlılığından sakınmalıdır. 
PARA VE ŞANS
TOPRAK ELİ
Toprak eli sahipleri çok çalışarak ve yavaş para kazanır. İhtiyatlı ve akıllı davranan bu kişiler yeteri kadar para biriktirene kadar düzenli olarak bir köşeye para koyar.                                                                              
HAVA ELİ
Hava eli insanlarının ticari sezgileri kuvvetlidir, ayrıca bu kişiler genellikle ekonomik pazar ile yatırımlar hakkında bilgi sahibidir. Hava eli sahibi parasını memnuniyetle çeşitli yatırımlar yaparak değerlendirir.                        
ATEŞ ELİ
Sezgi ya da şans sayesinde parayı kendine çeken Ateş eli sahibinin ekonomik durumu sallantılıdır. Bütün yumurtalarını aynı sepette toplamaktan hoşlanmayan bu kişi sermayesini geniş çapta yatırımlarla değerlendirir. 
SU ELİ
Su eli sahipleri maddiyatçı, iş kafalı ya da ekonomi bilgisi olan kişiler değildir. Onlar banka hesapları yerine ruhlarını zenginleştirmeyi tercih ederler. Bununla birlikte yaratıcı yetenekleri sayesinde gerçekten zengin olabilirler.

SEYEHAT VE TAŞINMA
TOPRAK ELİ
Toprak eli olan kişiler düzenli bir hayattan hoşlandıkları için bildikleri ve sevdikleri yere geri dönme eğilimi gösterir. Bu kişiler evlerinin bahçesinde de rahatlıkla oyalanırlar ama herhangi bir seyahate gidecek oldukları takdirde dışarda vakit geçirebilecekleri yerleri tercih ederler ve şehir yerine kırlık alana giderler.                       
HAVA ELİ
Hava eli sahipleri çeşit ve insanlarla iletişimden hoşlanır. Yabancı ülkeleri gezmekten büyük zevk alan bu kişiler seyahat acentalarının başlıca müşterilerindendir.                                                                               
ATEŞ ELİ
Ateş eli olan kişiler maceraperesttir. Bir çocuk gibi heyecanlanarak kendilerini yollara atan bu kişiler keşfedilmemiş yerlere gitmekten hoşlanır ve farklı giysilerle kültürleri tanımaktan zevk alır.                       
SU ELİ
Su eli sahipleri seyahat ederken kalabalık olmaktan hoşlanır ve kültürel faaliyetler, müzik festivalleri ve antik yerlerle tarihi bölgelerden zevk alır. Ayrıca mistik türbeler ve spiritüel 

28 Kasım 2011 Pazartesi

teknoloji ve e-ticaret

Günümüzde teknoloji eğitimden alışverişe hayatımızın birçok alanında yoğun olarak kullanılmaktadır.Bu gelişmeler  birçok değişikşikliğide beraberinde getirdi,tabi ki bu iş dünyasınada yansıdı,ileri yaşlı pazarlama yöneticileri ekip kurup onu yönetmede, ürünü halka sunmada bir takım zorlukla karşılaşıyor en önemlisi pazarlama yöneticisi bu teknoloji çağında yetişen genç pazarlamacıları anlayamıyor ve bu yüzdende yönetemiyor bir nevi gelişen dünyanın gerisinde kalıyor.seth godin ''meatball sundae'' adlı kitabının girişinde şunun der;"doğru olan şirket organizasyonunu yeni nesil pazarlamaya uyarlamaktır. Yeni nesil pazarlamayı var olan klasik şirket organizasyonuna uyarlayarak başarı beklemek haksızlıktır."  Görüyoruz ki gelişim sizde geliştikçe faydalı bir hal alıyor.Bu teknoloji tüm sektörleride etkisi altına aldı artık son bir kaç yıldır e-ticaretin ne kadar geliştiğini görüyoruz.Birçok alışveriş siteleri var,insanlar evlerinden çıkmadan istedikleri ürünü alabiliyor,bu da pazarlamanın bi unsuru aslında,ekip gelişen teknolojiyi kullanarak ürününü birçok tüketiciye kolay yoldan ulaştırıyor.e ticaretin bu kadar gelişmesi kendi aralarında bu sitelerin rekabetinede yol açtı,bir farklılık yaratmak için 3 saatte teslim,kargo bedava v.b sloganlarla isimlerini duyurmaya çalışıyolar yok olmamak için bir farkındalık yaratmalılar zaten.Bu sektör sadece üreticiye yaramıyor,yazılım firmalarına,kargo şirketlerine,sigorta şirketlerine de ekmek kapısı oluyor.üreticide dolaylı yoldan satışını arttırmış oluyor.

26 Kasım 2011 Cumartesi

İSKENDERUN

Bazılarınız hatayın bir ilçesi olan iskenderunu duymuşsunuzdur.limanlarıyla,sanayisiyle duyabilirsiniz özellikle gelişmiş bir sanayisi vardır ve ihracatta 81 ilde ilk 10 da yer alır.Bende güneydoğu bölgesinde yer alan gaziantep'e önyargılarla gidip bu yargılarımın ne kadar yanlış olduğunu anladım,buraya da çok önyargılarla yaklaşmaktadır tanımayanlar bilmeyenler.ilk önyargı coğrafya eksikliğinden kaynaklanıyor ve doğu olarak değerlendiriliyor ama insanımız bi haritaya baktığında akdenize kıyısı olan bir güney kentini göreceklerdir.Bu yüzden orası geri kalmış,kapalı bir toplum olarak görülüyor.aslında insanların orda ne kadar lüks yaşam sürdüğünü bilmiyorlar,deniz olan bir yerde siz geri kalmışlık bekleyemezsiniz zaten oralar her zaman moderndir.İskenderun ile arsuz arasında kalan bölgedeki villa tarzı bungalow evler bunu net olarak gösterecektir.Orası yemeğiyle,insanlar arasındaki iletişimle,üstün düzeyde misafirperverlikle ayrı bir kültürdür.Birçok dinden insanı bir arada bulabilirsiniz bir tabir vardır geçmişten gelen kliselerle camiler yanyana işte bunu iskenderun için söyleyebiliriz.Giyim olarak düşünüldüğünde de orda arabistan usulü giyinilmiyor,insanlar rahat bi şekilde herşeyi giyebiliyor.Eğlence o bölge için vazgeçilmezdir,oradaki akrabalık ilişkilerini,bağlılığı büyük şehirlerde bulamasınız.yemek olarak ise apayrı bir yeri vardır çok çeşitli bir yemek kültürü vardır,oraya gitmedeki tek sebebiniz olabilecek derecede güzellerdir.Oranın yemek kültürünü aldıktan sonra buradaki insanların birçok zevkten mahrum olduğunu anlıyorsunuz.sırf bu yüzden bile iskenderunlu olmaktan çok mutluyum.gidip görmeniz dileğiyle:))

25 Kasım 2011 Cuma

avrupa birliğinin durumuna bakış

hepimiz biliyoruz avrupa birliği bir ekonomik kriz eşiğinde,yunanistandan sonra portekiz ve italyanında buna katılması işin içinden çıkılmaz bir sonuca götürdü ve euro bölgesinin yok olacağına dair yorumlar yapılıyor.ilk önce yunanistanda patlak veren krize çindende destek gelmemişti,avrupa birliğinin yunanistan için hazırladığı destek paketi tavizler nedeniyle yunanistan referanduma bırakmak istiyordu, bu kararı tepkiyle karşılayan avrupa birliği ilk önce yunanistanın piyasanın dışına itilmesi kararını ortaya attılar bir nevi göz korkutmaydı aslında.daha sonra portekiz ve italyada da kriz patlak verdi ve bu en çok italya bankalarından alacağı çok olan fransayı zor duruma düşürdü ve destek vermeye başladı ekonomiye, çünkü italyanında daha büyük bir krize girmesi fransadada krizin patlak vermesi demekti.piyasalardaki bu dengesizlik yatırımcılarıda fazlasıyla etkiledi ve dolar yükselişe geçti.borsa düştü,altın ise dolardaki yükselişe karşılılık olarak düşeceği yorumları yapılıyor.türkiyede ise bankalar tek tek karlarını açıklıyolar ve ciddi rakamlar bunlar.sanırım avrupadaki kriz türk bankacılığına yaradı.

türk dizileri üzerine

hepimiz biliyoruz ki diziler hayatımıın önemli kısmını kapsıyor,zamanımızın çoğunu onlarla geçiriyoruz.özellikle türk insanı daha bi düşkün dizilere.aslında onlara reyting rekorları kırdıran birçok sebep var,yapımcılar insanımızı neyin etkileyeceğini biliyolar.sonucundada izlenme oranları çok yüksek olan diziler ortaya çıkıyor,bi kaç diziyi incelersek aslında bunların neden bu kadar etkilediğini anlayabiliriz,yani türk insanımızı nelerin etkilediğini...örneğin   fatmagülün suçu ne.tecavüze uğramış bir genç kızı konu almasıyla nedeniyle kadınlarımızın hassasiyet noktası olduğundan bu kadar ilgi görüyor,çünkü izleyicilerimizin büyük bir kısmını bayanlar oluşturuyor.diğer bir örnek öyle bir geçer zamanki bu dizide mağdur bi kadını konu aldığından yine türk izleyicisinin duygusallığından yararlanıyor belkide insanlar onda kendi hayatlarını buluyor.adını feriha koydum la devam edelim o da fakir kız zengin erkek aşkı gibi yıllar önceki yeşilçam dizilerine benzediğinden ve bu konununda insanlar tarafından ilgi gördüğünden bu yapımda reyting rekorları kırıyor.açıkçası yapımcılar türk insanının hassasiyetinden,alışkanlıklarından yararlanıyor.yanlışta yapmıyolar aslında çünkü insanlar bunları izlemek istiyolar.bizim ülkemizde hiçbir zaman örneğin bir bilimadamının hikayesi,araştırmalarını konu alan bi dizi ilgi görmez.bende dahil hepimiz böyleyiz,bunları yazdığımdan benimde izlemediğimi düşünebilirsiniz ama yanlış bir sonuç bu ,çünkü bende bir dizi izleyicisiyim.insan olarak bunlarada ihtiyacımız var ama aşırı olmamak kaydıyla.

24 Kasım 2011 Perşembe

vücut dili üzerine...

bizlerin temel olarak bildiği iki hareket vardır başımızı öne ve arkaya sallamak bu bize onay işareti olduğunu bildirir.diğeri ise başı yana sallamak yani olumsuzluk ifadesidir.daha derine inildiğinde aslında karşımızdakinin vücut hareketleri pek çok şey anlatıyor bize.bunlardan bira bahsedelim.bir kişi sizi dinlerken kafası yana doğru eğilmeye başladığında bu kişinin konuyla ilgilenmeye başladığını gösterir.kişi başını öne eğdiğinde veya göz temasından kaçındığında ise konuyla ilgilenmediğini anlıyoruz.bir insan gerçeği söylemeye başladığında avuçlarını karşısındakine açarak konuşur bu bize kişinin gerçekleri söylediğini anlatır.iki eli kullanarak el sıkışmak ise karşılıklı güveni ifade eder.çabuk yapılan bir burna dokunma hareketi veya ağzı kapatarak konuşma hareketi bize yalan söylendiğini farketmemizi sağlar.işaret parmağımızın kulak mememizin altını ve boynumuzu kaşıması bir güvensizlik emin olmama işaretidir.kişi eliyle başını desteklemeye başlaması bir sıkılganlığı ifade eder.parmaklarımızı masaya vurmak ve ayağımızı sallamakta aslında bir sabırsızlık işaretidir.insanların gözlüklerini ağıza götürme hareketini ise zaman kazanma olarak algılayabiliriz.kol bağlama hareketi ise bizi kişinin kendine güvenmediğine tedirgin olduğu sonucuna götürür.çene okşama hareketi bir karar vermek üzere olduğumuzu gösterir...v.s bunun gibi birçok hareketi günlük yaşantımızda kullanıyoruz ve iletişimde etkili araçlardır.

DEMİR-ÇELİK SEKTÖRÜ HAKKINDA

bu sektöre çok yabancı değilim bunun içindede büyüdüm diyebilirim.çünkü hatay bölgesi ciddi anlamda demirçelik sektörüyle ön plandadır hatta en büyük demirçelik fabrikalarından biri olan isdemir iskenderunda bulunmaktadır.babamda zamanında bu sektörde çalıştığından biraz bilgiliyimdir.öncleri arada sırada şirkete gittiğimde insanların çalışma şekillerini görürdüm departmanlarda gezerdim o zamanlar bana bi eğlence olarak gelirdi,daha sonra işin stresli yanlarınıda gördüm,o yaşlardan sonra tek hayalim vardı işletmeci olup ticaret yapmaktı ve hayalimin bir kısmını gerçekleştirdim en azından şimdilik işletme bölümünü kazandım.yassı demir,boyalı profil,saç,köşebent,galvanizli boru  bunları duyarak büyüdüm.sektör artık türkiyede yabancı ülkelerle rekabet edecek düzeye ulaşmıştır.hurdalar toplanır eritilir ve şekil verilir.demir üretim fabrikasına ilk girişimde çok şaşırmıştım ince uzun bi boru hattından sadece kırmızı bi ateş geçiyordu bu demirmiş üretim aşamasında henüz.insanların bi yataktan tutunda bir sandalyenin ayaklarına kadar bu sektörden ihtiyaçlarını karşılıyolar ,pazarı oldukça geniş bir sektör yani.ve günden güne gelişmektedir önceden profili duyarken artık boyalı profili duyuyoruz ve daha pekçok çeşidini belkide.bi iş yemeğinde konuşulanlar şöyleydi bir holding müşterileriyle akşam yemeğindeyken müşterinin bi sorusu olmuştu boyalı profil üretimini nasıl yapıyorsunuz diye o zaman yönetim kurulu başkanı ben ve hasan bey tulumları giyip tek tek boyuyoruz diye gülünç alaycı bir yanıt vermişti.bu sektörde gelişmeler çok olduğundan firmalar gizli sırlarını açıklamaya çekinmektedir bu  örnektende bunu anlıyoruz.şuan girişimcilerimiz afrikada çinde fabrikalarını kurarak bu sektörü dahada geliştirmektedirler.milyon tonlara varan üretimler yapmaktadırlar ve ihracatınıda gerçekleştirmektedirler.hatta bu sektör o kadar ilerlemiştir ki artık metalurji mühendisliği,üretim mühendisliği,malzeme mühendisliği önemli meslekler haline gelmektedir

halkın ve uzmanların pazarlamaya bakışı

Bende dahil olmak üzere tüm öğrenciler gibi pazarlamaya bakış açımız bir profesyonelden farklıdır.aslında pazarlamayı şirketlerde bir departman olarak biliriz az çok yaptığı işler hakkında azda olsa fikrimiz vardır.ama yeterlimidir tabi ki değil...pazarlama uzun bir süreçtir ve uzmanlık ister.uzmanlar ise farklı algılarlar pazarlamayı onlar dışa dönük yetenekli,gerektiğinde sayısal düşünebilen,kimsenin görmediğini gören kişilerdir onlar için bir hayattır pazarlama okuduğum bir makalede işi olmasa bile herkesin bu işi bilmesi gerektiği vurgulanmıştı çünkü insanlar yemeği arkadaşlarına sunarken bile pazarlamaya ihtiyaç duyardı.bizim anladığımız konuda sadece elinde çantayla dolaşan kişiler değillerdi.biz biraz basit ve kolay görürüz bu mesleği ama profesyoneller için durum böyle değildir.onlar kendilerini şirketin belkemiği olarak görürler.haklıdırlar aslında böyle düşünmekte.bizim bu meslek hakkında böyle düşünmemizde ülkemizde pazarlamaya verilen değerin düşük olması tabikide en büyük etkendir.gerek ücret gerek çalışma koşulları bakımından.benim gibi pazarlamayı ayrı bi anlayış olarak düşünen çok az arkadaşım vardır.gözlemlediğim bir durumu örnek vermek istiyorum:iskenderun da faaliyet gösteren bir firma önceden sadece satış departmanı altında pazarlamayıda yürütüyordu bu pazarlama departmanının etkinliğini azaltıyordu çünkü pazarlama çok daha geniş bir kavramdı,yıllar sonra şirketler artık global hale geldiğinde pazarlamanın değeri anlaşıldı ve şuan o şirkette pazarlama departmanı adı altında ayrı bir bölümü var.sanırım artık insanlarımızın bu mesleğe bakış açıları değişmektedir